Şirketlerde Gelişim ve Öğrenmenin Yolu: Şirket Akademileri
Günümüz rekabet koşullarında bir adım öne geçmenin yolu, en gözde mottolardan biri olan “eğitim şart” diye başlayıp, “yaşam boyu öğrenme” felsefesiyle devam etmektir. Artık, eğitim; bireyin davranışlarında –kendi yaşantısı yoluyla-istenilen değişiklikleri meydana getirme veya yeni davranışlar kazandırma sürecinin çok daha ötesine geçmiştir. Günümüzde başarılı olabilmek ve başarılı kalabilmek için sürekli kendini yenilemek gerekmektedir. Bu noktada, yaşam boyu öğrenim felsefesinin iş yaşamında uygulanabilir hali şirket akademileridir.
Şirket akademilerinin çıkış noktası mesleklerin gerekliliklerinin ve çalışandan beklentilerinin zaman içinde ve hızla değişmesidir. Ancak, üniversitelerin gerekli müfredat değişikliğini güncel olarak sağlaması daha zor ve uzun vadeli olmaktadır. Bu sebeple, şirketler artık doğrudan bir şekilde eğitim sürecine dahil olmaktadırlar. Daha eleştirel gözle yaklaştığımızda ise, az eğitilmiş, yanlış eğitilmiş ya da istemediği alanda eğitim almış gençler iş hayatında önemli bir açık meydana getirmiş, şirketler de oluşan bu boşluğu kendileri doldurmak durumunda kalmıştır.
Şirket akademilerinin ana amacı gerçekleştirilecek eğitim ve gelişim programlarıyla; çalışanların kişisel gelişimlerine, bilgi, beceri ve yetkinliklerini zenginleştirmelerine ve kazanımlarını iş sonuçlarına yansıtmalarına yardımcı olmak ve görevlerinde yetkin, verimli, üretken, ilişkilerinde sağlıklı ve motive olmalarını sağlamaktır.
“Peki neden şirket akademisi?” Sorusunun cevabını şirketler açısından birçok farklı çerçeveden ele alabilmek mümkündür.
En önemli nedenlerden biri, işletme fonksiyonlarına bakarken inter-disipliner yaklaşımın öne çıkmasıdır. Artık çalışanların sadece bir tek alanda donanımlı olması değil, farklı disiplinlerde bilgiye sahip olması önem arz etmektedir. Diğer taraftan, şirketler stratejik yol haritaları doğrultusunda çalışanlarını bu doğrultuda eğitmek istemektedirler. Böylece akademi, tüm şirketin aynı yöne bakabilmesini, aynı amaç için gelişmesini sağlayabilmektedir.
Şirket akademilerinin bir diğer rolü, şirket içindeki know-how’ın çalışanlar işten ayrıldıktan sonra kaybedilmesini önlemek ve gelen personele aktarılarak devam etmesini sağlamaktır. Böylece, akademiler şirkette ortak kurum kültürü yaratılmasına büyük katkı sağlamaktadır. İlk akademinin doğuşu da bu noktaya dayanmaktadır. Türkiye’de denizcilik sektörünün öncü şirketlerinden Arkas Holding, Arkas Akademi’yi kurarken bu felsefeden hareket etmiştir. Çok yaşlanan ancak büyük know-how taşıyan denizcilerini belli bir yaştan sonra eğitici olarak çalıştırmaya devam etmektedir. Böylece yeni denizcilere bilginin yanı sıra, tecrübe ve kurum kültürü aktarımı da sağlamaktadırlar.
Şirket akademileri dünyada ve ülkemizde farklı yapılanmalarla karşımıza çıkmaktadır. Bazı şirketler yalnızca orta ve üst düzey yönetici yetişme programları sunarken, bazıları sadece mavi yaka personel için kurulmakta, bazı şirket akademileri ise tüm şirket personelinin eğitim faaliyetlerinin tek çatı altında toplanması için tasarlanmaktadır. Unutulmamalıdır ki, en iyi uygulama örnekleri değil, şirkete en uygun olan şirket akademisi uygulaması şirketi amaca götürmektedir.
Şirket akademilerinin işler olması ve şirkete fayda sağlamasında en önemli nokta, akademinin yönetim kurulu tarafından desteklenmesi ve çalışanlar tarafından sahiplenilmesidir. İşler olmayan ve önyargılar üzerine kurulmuş, sadece isim olarak yaratılan akademiler şirketin marka imajına büyük zarar verecektir.
Öncelikle unutulmaması gereken, “sadece binlerce çalışanı olan şirketlerin akademiye ihtiyacı vardır, yalnızca onlar bu yatırımı yapar” savının doğru olmadığıdır. Günümüzde en önemli kaynak insan kaynağıdır. Onun yetiştirilmesi, örgütsel büyüme ve gelişme için her ölçekteki firmalar için ana noktalardandır. 50-100 kişinin çalıştığı bir şirket için bile, akademi önemli bir araç olabilmektedir.
Şirketlerin “akademi” kurarken yaşadığı bazı çekincelere bakalım şimdi…
Ucuz bir yatırım değil!
Şirket yönetiminin en büyük çekincelerinden biri, şirket akademisi kurmanın ve onun devamını sağlamanın, ucuz bir yatırım olmamasıdır. Unutulmamalıdır ki, kârlılığa dönüşünce bu maliyet karşılanacak olsa da, yapılan yatırım, uzun vadeli olarak hesaba katılmalıdır.
Eğitim verdiğim kişi ya giderse!
Diğer çekince, eğitim verilen personelin kaybedilmesi durumunda, çalışana harcanacak vaktin zaman kaybı olarak görülmesidir. Çalışan ya giderse korkusuyla eğitim vermemek, çalıştığı süre boyunca alınacak ekstra performansın önüne geçecektir. En azından çalışanın, çalıştığı süre boyunca çalışandan en doğru verimi almaya çalışmak en doğru olanıdır.
Eğitim alarak gelişen çalışanlar terfi etmek isterse!
Son olarak da, şirkette yeterli miktarda terfi olanağının olmaması ve eğitim sonrası çalışana kariyer gelişiminin sunulamayacak olması, yönetimde çekince yaratmaktadır. Akademi programı, şirket bünyesindeki kariyer planlaması paralelinde yürütülmeli ve ona çıktı sağlamalıdır. Bu noktada, akademi kurulmadan önce şirketin organizasyon şemasının doğru yapılandırılması ve kariyer planının belirlenmesi en önemli noktalar arasındadır.
Yaşam boyu eğitim felsefesiyle çıktığımız yolda, şirket akademileri günümüzde şirketler için, stratejik bir zorunluluk haline gelmeye başlamıştır. Şirketin stratejilerine ulaşmasında, çalışanların doğru ve güncel bilgiye sahip olması, şirketin kurum kültürüne uyumlu ve doğru davranışlar göstermesi, yaratıcı ve bilgi odaklı olması gerekmektedir. Sonuç şunu göstermektedir ki, şirketin çalışanına yaptığı yatırım, aslında kendi geleceğine yaptığı yatırımdır
Comments