Kurumsal Zindelik - Corporate Wellbeing
Kurumsal zindelik kavramı aslında yeni bir kavram değil. COVID-19 pandemisi ile uzaktan çalışma ile çalışanların aynı zamanda odaklanacağı birden çok konu olması ve zindeliği etkilemesi sebebiyle yeniden gündeme girerek şirketler için önem vermeleri şart olan bir kavram haline geldi. Birçok şirket zindelik yaklaşımlarını işin tanımına entegre etmenin yollarını bulmaya ve gerekli aksiyonları hayata geçirmenin öneminin artık bilincinde. Fiziksel alan başta olmak üzere entelektüel, finansal, çevresel, mesleki, spiritüel, duygusal ve sosyal olmak üzere toplam sekiz alanda gerçekleştirilmeye çalışıyor. Türkiye’de global pazarın gereklilikleri doğrultusunda çalışan bağlılığını arttırmak için çalışanı eğitmekle birlikte artık işverenler moral motivasyonu arttırmayı da bir hedef olarak görüyor. İlk defa bu yıl Türkiye’ye özel yayınlanan Mercer “Türkiye 2021 Yetenek Eğilimleri” raporuna göre de çalışan zindeliği (wellbeing), dinamik bir çalışan deneyimi açısından kritik öneme sahip. Rapora göre Türkiye’de firmaların yüzde 45’i planlamalarında önceliği, zihinsel veya duygusal zindelik stratejisi (meditasyon ve farkındalık (mindfulness), ruhsal zindelik platformları, psikolojik danışmanlık) oluşturmaya veriyor. Yine diğer yandan, Deloitte’in geçtiğimiz aylarda yayınlanan '2021 Global İnsan Kaynakları Trendleri' raporuna göre de zindelik kavramı öne çıkan başlıklar arasındaydı.
Sürdürülebilir bir gelecek için şirketlerin zindelik yaklaşımlarını, işin tanımına, işgücüne ve işyerine başarılı bir şekilde entegre etmeleri artık bir zorunluluk. Şirketler, zindeliği sadece iş değil, özel yaşama da entegre ederek tasarlamalı ve böylece zindeliği iş / özel yaşam dengesinin ötesine taşımalıdır. Sadece Google gibi dev markalar değil küçük ya da büyük ölçekteki tüm şirketler kendi yapılarına göre zindeliği entergre ederek kapsamlı faydalar elde edebiliyor. Yapılan araştırmalara göre wellbeing uygulamaları iş performansını önemli ölçüde arttırıyor ve daha az tükenmişliğe neden oluyor. Çalışanlar daha iyi ilişkiler kurabiliyor, ekip çalışmaları güçlenmiş oluyor, bu da çalışanların işteki sosyal destek ağlarını geliştiriyor. Daha yüksek iş tatmini, artan çalışan bağlılığı, daha güçlü katılım, artan verimlilik ile birlikte şirket karlılığını arttırıyor. Aynı zamanda yeteneği çeken ve elinde tutan bir işveren markası yaratılmış oluyor.
Şimdi bir durup kendimize şu soruyu soralım : “Şirketimiz ne kadar zinde?”
Comments