Share

İş Ekosistemi

Son zamanlarda “Ekosistem” kelimesi, iş ekosistemi, yatırım ekosistemi, dijital ekosistem, girişimcilik ekosistemi, endüstriyel ekosistem gibi farklı farklı başlıklarla iş dünyasında sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Günümüzün sürekli belirsizlik içerisindeki rekabet ortamı işletmelerin “işbirlikçi” olma zorunluluğunu da doğurdu. İşletmeler artık değer zincirlerine tüm paydaşlarını dâhil etmek ve “değerin birlikte yaratılmasını” hedeflemek zorunda. İşte ben de bu yüzden, bu yazımda “İş Ekosistemi” kavramını ele almak istedim. 
“İş ekosistemi” kavramına detaylı olarak girmeden önce “ekosistem” tanımını yeniden hatırlayalım derim. Ekosistem, basitçe, belirli bir ortamda yaşayan ve birbirleriyle etkileşime giren bir topluluk veya canlı organizma grubudur. İş ekosistemine de bu mantıkla bakıp bir birleriyle etkileşim içinde olan bağımsız ekonomik aktörlerden oluşan dinamik bir grup olarak tanımlayabiliriz. 
Strateji danışmanı Erich Joachimsthaler 2020’de çıkan “The Interaction Field: The Revolutionary New Way to Created Shared Value for Businesses, Customers, and Society” adlı yeni kitabında ekosistem modelini büyük bir ustalıkla anlatmış. Okumanızı kesinlikle öneririm. Gelecek için başarılı bir iş modeline ilişkin önemli bilgiler içeren bu kitapta Joachimsthaler John Deere, LEGO, Alibaba, Flatiron Health gibi birçok iş hikâyelerine de yer veriyor. Joachimsthaler’e göre iş dünyasının geleceği, sadece hissedarlar için değil, herkes için değer yaratmakla ilgili. Interaction Field Companies (etkileşim alanı şirketleri) olarak adlandırılan, bu yeni modeli benimseyen şirketler müşteri ve paydaşlardan tutun tedarikçiler, yazılım geliştiricileri, düzenleyiciler ve hatta rakiplere kadar birçok kişi ve gruplar arasındaki etkileşimler ve veri alışverişlerini oluşturur, kolaylaştırır ve bunlardan yararlanır. Karmaşık ve öngörülemeyen toplumsal sorunları çözmek için sahadaki herkes birlikte çalışır.

Joachimsthaler bu yeni zihniyetin daha geniş, daha kapsayıcı olduğunu, problem çözme, zenginlik paylaşımı ve sosyal fayda gibi kavramlara daha fazla odaklandığını belirtiyor. Gelecek, herkes için değer yaratmakla ilgili olacak ve ancak bugünün insanlarının acil sorunlarıyla birlikte geleceğin başlıca sosyal ve ekonomik zorluklarını da çözebilen işletmelerin ayakta kalacağını ve büyüyeceğini ekliyor.
Joachimsthaler’e göre bir ekosistem modeline geçiş bakış açısında temel bir değişim gerektiriyor. Ekosistem olmayı hedefleyen işletmeler önce kendi içlerindeki geleneksel yapıyı değiştirip “dikey bir otorite hiyerarşisinden” işbirliği ağına yönelik bir “yetki hiyerarşisine” geçmek zorundalar. 
Evet, görülüyor ki günümüz iş dünyasına ayakta kalmak isteyen işletmeler iş ekosistemi anlayışını çok geç olmadan benimsemeli ve bir an önce harekete geçmeli. Artık işletmelerin kaderi kendi elinde değil ekosistem aktörlerine bağlı olacak!

Comments

Leave a comment